İnsan hakları tartışmaya açık ve muğlak bir yapıya sahip olmasa da haklarımızı korumak için çeşitli önlemler gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesi de bunlardan birisi olarak kadına şiddete karşı sıfır toleransı merkeze almış bir insan hakları aracıdır. Kendi alanında sadece Avrupa’da değil, uluslararası alanda “altın standart” olarak gösterilir. Sözleşme, kadınlara yönelik saldırıları ve hane içi şiddeti insan haklarının ihlali olarak ele alır. Şiddetin sebebi olarak da eşitsizliği görür çünkü insan hakları her birey için ortaktır ve hakların bazı(ötekileştirilmiş) bireylerden soyutlanması kabul edilemez.
Kadına şiddetin kaynağı saptırılarak çeşitli hukuksal boşluklardan yararlanmak suretiyle adaletin sağlanamadığı oldukça açıktır. Şiddet uygulayanların adaletli şekilde incelenmesi sözleşmenin temel taşlarını oluşturması açısından çok önemli bir güvencedir. Hane içi (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik) şiddet, çocuğun erken evlilik adı altında cinsel ve her türlü istismarı, zorla evlendirilme, cinsel taciz, cinsel şiddet, taciz amaçlı takip, kürtaja zorlama, kürtajı yasaklama ve kısırlaştırmaya zorlama gibi olguları suç olarak düzenleyerek cezalandırılmasını öngörmesi sebebiyle ulusal ve uluslararası anlamda kadının insan hakları açısından temel ve en büyük güvencedir.
Yasal güvencelerimize ve yaşama hakkımıza dokunsanız da biz kadınlar olarak yaşamak için haykıracağız ve şiddetsiz bir dünya için mücadelemize devam edeceğiz. Kadınlar olarak dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz.
Eşitlik ‘’eş’’ sayılmak demektir ve amasız, fakatsız şekilde eşitliği savunmayı gerektirir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin demokratik ve kapsayıcı bir toplumsal yaşam için hayati olduğunun ve adalet, eşitlik ve özgürlük arayışının ancak ve ancak kimseyi dışarıda bırakmadan mümkün olabileceğinin tekrar altını çiziyoruz.
Bu sebeple, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemek yalnızca kadınlar için değil, insanlık için umuttur. Bu mücadele herkesin olmak zorundadır.
Hepimiz eşit, hepimiz özgür olana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.