Biz Kimiz?
Biz yaşadığımız şiddeti ve geleneksel statümüzü fark etmiş, sorgulamak ve değiştirmek üzere harekete geçmiş kadınlarız. Ezberi bozmak ve rollerimizi yeniden tanımlamak için farkındalıklarımızı diğer kadınlarla paylaşıyoruz.
Nasıl Başladık?
1984 yılından bu yana, Türkiye’nin her yerinde, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde her gün onlarca saldırı, gözaltı, işkence ve ölüm sıradan haberler arasına girdi.
Binlerce insan şiddetin doğrudan ya da dolaylı mağduru oldu. Biz içinde yaşadığımız bu gerçeği düşünüp, sorular sormaya başladık. Başka bir insanı kolayca öldüren, döven, asan, kesen, tecavüz eden bu insanlar kimlerdi?
Nasıl yetiştirilmişlerdi?
Şiddetin en fazla sıradanlaştığı, normalleştiği süreç nereden ve nasıl başlıyordu?
Bu sorular dikkatlerimizi evlere yöneltti. Şiddetin normalleştiği yer, evlerdi. Kadına yönelik şiddet yoğun ve alışılmış bir durum olarak sürüp giderken her birimiz bu uygulamanın mağdurlarıydık. Bu sorgulamaların ardından bir kadın çalışması başlatma fikri,1994 yılında doğdu. Hazırlık devresi ve 1996 yılında yapılan bir anket çalışmasından sonra 1997 yılında KAMER (Kadın Merkezi Eğitim, Üretim, Danışma ve Dayanışma Vakfı) kuruldu.
VİZYON
Cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, evrensel insan hakları ve barış normlarına ve doğa dostu bir ekonomiye ulaşmış şeffaf, katılımcı bir toplum.
MİSYON
Şiddet ile baş etmeye, topluma etkin katılım sağlamaya başlamış güçlü kadınların sayısının çoğaldığı bir toplum için; cinsiyetçi değerlerin biçimlendirdiği kültür ve geleneklerin kadın ve çocuklara zarar veren uygulamalarını tespit etmek, alternatiflerini geliştirmek ve uygulanabilir olmalarını sağlamak.
İLKELER
Aşağıda yazılı temel ilkeler KAMER’in temel davranış biçimini, kurum içi ve dışı tüm ilişkilerini belirleyen ilkelerdir.
Bağımsız düşünüp davranabilme hakkımız olsun istiyoruz!
İnsanların kutuplaşmadığı, herkesin çeşitli aidiyetlerle zenginleştiği ama kendi kararları doğrultusunda yaşadığı bir dünyası olsun istiyoruz. Nesneleştirilmenin sadece biz kadınların sorunu olmadığını gördük. Katılımcılığın sağlanmadığı tüm süreçlerin birilerini nesneleştirdiğini biliyoruz.
Hiyerarşinin olmadığı bir dünya istiyoruz!
Bunu isterken, başkalarının sahip olduklarını değil, kendi sahip olduklarımızı paylaşarak başlamayı öneriyoruz. Hiyerarşinin günlük hayat içinde son derece önemsiz görünen davranışlarla her gün yeniden kurulduğunu görüyoruz. Hiç kimseyi, hiç kimsenin bilgi ve deneyimlerini değersizleştirmeden, sorumluluklarımıza sahip çıkarak eşitler arası bir ilişki geliştirmenin mümkün olduğunu, bu sorunun ve çözümünün herkesin kendisinden başladığını, uzaklarda aranmaması gerektiğini biliyoruz artık.
Ayrımcılığın olmadığı bir dünya istiyoruz!
Herkesin farklılıklarını yaşama konusunda özgür olmasını, kimsenin farklılıkları nedeniyle aşağılanmamasını, dışlanmamasını istiyoruz. Ayrımcılığın panzehrinin tanışmak, konuşmak ve duygudaşlık yapmak olduğuna inanıyoruz. Aslında her insanın bir diğerinden farklı olduğunu, bu ayrımı yaparken kullandığımız sıfatların sorunlu olduğunu görmemizin ayrımcılığın çözümü için bir başlangıç olduğunu biliyoruz.
Şiddetin olmadığı bir dünya istiyoruz!
Şiddetin bütün uygulanış biçimleri ile fark edildiği, hiçbir gerekçenin şiddetin meşrulaşmasını sağlayamayacağı bir dünya özlüyoruz.
Açıklığın esas olduğu bir ilişki tarzı istiyoruz!
Açıklık olmadan, anlamak, empati kurmak mümkün olamaz. Sahici ilişkilerin sihirli anahtarı açıklıktır. Çok şey ifade eden “kişisel olan politiktir” yaklaşımı “kol kırılır yen içinde” yaklaşımını çürüten feminist bir yaklaşımdır. Büyük bir emek sonucunda ortaya çıkan bu yaklaşım ev içi şiddetin görünür olmasını sağlamıştır. Açıklık olmadan sorunların tespiti ve çözüm üretilmesi mümkün değildir.
Paylaşım ve dayanışmanın esas olduğu bir dünya istiyoruz!
Bildiklerimizi, gördüklerimizi, başarılarımızı, yetkilerimizi ve sorumluluklarımızı paylaşarak güçleneceğimiz bir yaşam istiyoruz. Yapısal bir hiyerarşiyi reddetmek, paylaşım ve dayanışmayı esas kılar. Bildiklerimizi, deneyimlerimizi paylaşırken, iletişim içinde olduklarımızın da mutlaka paylaşacakları kıymetli bilgi ve deneyimleri olduğunu unutmamalıyız.
Yerel özelliklerimizi kaybetmeden evrensel insan haklarına uygun yaşamak istiyoruz!
Yaşadığımız yer, konuştuğumuz dil, ekonomik durumumuz, eğitimimiz ne olursa olsun tüm insanların farklılıklarını kaybetmeden yaşamlarını evrensel insan hakları normlarına uygun sürdürebildikleri bir dünya umuyoruz. Bu hedefe ulaşmak için çalışırken “evrensel düşünüp yerel çalışmayı” esas almamız gerektiğini unutmamalıyız. “Evrensel düşünüp yerel çalışmak” ilkesi yerel farklılıkları görmemizi ve değer vermemizi sağlar.
Kadının insan haklarının evrensel ve bütünsel olduğunu kabul ederek çalışıyoruz!
Evrensel insan hakları baz alınarak kadının insan haklarını sağlamak üzere oluşturulan uluslararası sözleşmelerin, yasaların herhangi bir farklılık nedeniyle sekteye uğramadığı, kadının insan haklarının her yerde ve herkes için olduğuna inanan bir anlayışla çalışıyoruz.
KAMER Vakfı olarak CSİ’ye karşı sıfır tolerans ile çalışıyoruz.
KAMER Vakfı, PSEA Konusunda BM Temel Belgeleri- (ST / SGB / 2003/13) Bölüm 3’te belirtilen uygulama standartlarını kabul etmiştir. KAMER çalışanları, yararlanıcı ve tedarikçilerinin cinsel sömürü ve istismar konusunda farkındalık yaşamaları için çaba göstermeye, CSİ sayılabilecek davranışların engellenmesine, duyum, iddia ve şikâyetler söz konusu olduğunda etkin bir soruşturma yapmaya ve yaptırım mekanizmalarını işletmeye, maruz kalanları desteklemeye, onarıcı adalete ilişkin girişimlerde bulunmaya çalışıyoruz.